Günümüz ticari hayatında hemen hemen tüm şirketler ticari faaliyetlerini sözleşmeler üzerinden yürütmekte olup; olası uyuşmazlıklar karşılığında mümkün olan en geniş hukuki güvenceyi elde etmek istemektedirler. Ticari sözleşmelerin taşımakta olduğu ticari riskleri olabildiğince azaltmaya çalışan şirketler; sözleşmenin edimlerinin yerine getirilmesini sağlamak veya edimin yerine gelmemesi durumunda maddi kayıplarını en aza indirmek amacıyla sözleşme hükümlerinin ihlali halinde cezai şart koşulunun da eklenmesi talep etmektedirler. Günümüzde yaygınlaşmış bir yöntem olarak uygulanan cezai şart; birçok hukuki koruma durumunu yanında getirmekle birlikte uygulanması bakımından farklı birtakım uyuşmazlıklara da sebep olmaktadır. Bu yazımız ile birlikte Türk Hukuku kapsamında cezai şart düzenlemelerini değerlendirmekteyiz.
- Cezai şart, size hangi hukuki korumaları sağlar ?
Genel anlamda cezai şart sözleşme kapsamında mevcut olan ifanın garantisi olarak görülse de aslında cezai şartın başkaca uygulama şekilleri de mevcuttur. Sözleşme kapsamında cezai şart maddesinin ne şekilde düzenlendiğine göre değişiklik gösterebileceği gibi cezai şart; hiç yerine getirilmemiş ifanın karşılığı olabildiği gibi e zamanında yerine getirilmemiş ifaya ek olarak da talep edilebilmektedir. Bunun yanı sıra kimi sözleşmelerde borçlu tarafın sözleşmedeki yükümlülüklerden kurtulması koşulu olarak da cezai şartın ödenmesi öngörülmüştür. Kanuni düzenlemeler cezai şartın farklı şekillerde sözleşmeye eklenebilmesine imkan tanımış olup, tarafların anlaşmları uyarınca farklı uygulamalar söz konusu olabilecektir. Bu çerçevede, sözleşmede geçerli bir cezai şart düzenlemesi varsa, alacaklının yalnızca sözleşmenin ihlal edildiğini ispatlaması yeterlidir; ayrıca uğradığı zararın miktarını ispat etme yükünden kurtulur. Bu yönüyle cezai şart, zarar ispatı gerekliliğini ortadan kaldırarak alacaklıya önemli bir hukuki kolaylık sağlar.
- İfaya ek olarak talep edilecek cezai şart hakkını ortadan kaldıran durumlar nelerdir ?
Yazımız içeriğinde de belirtildiği üzere sözleşmede kararlaştırılan ifanın belirlenen tarih veya yerde yapılmaması halinde kararlaştırılan ifaya ek olarak cezai şart da talep edilebilmektedir. Ancak bu duruma kanun koyucu tarafından sınırlandırmalar getirilmiş, alacaklının talep hakkı ayrıca belli şartlara bağlanmıştır. Bu sebeple kararlaştırılan zamanda veya yerde ifanın gerçekleşmemesi durumunda alacaklının cezai şart talep edebilmesi için mutlaka ifayı kabul ederken çekince ( ihtirazi kayıt) koyması veya cezai şart hakkından açıkça feragat etmemesi gerekmektedir. Bu durumda ifa ile birlikte cezai şart almayı düşünen alacaklı şirketlerin mutlaka ifanın gerçekleştiği sırada ifanın geciktiğini ve bu sebepten dolayı cezai şart talebinde bulunduğunu belirtmesi gerekmektedir. Uygulamada genellikle eser sözleşmesi niteliğindeki inşaat veya imalat sözleşmelerinde edimlerin ifası sırasında geçici kabul veya kesin kabul tutanakları tanzim olunmaktadır. Kanun ve sözleşme kapsamında ifaya ek olarak cezai şart talep edecek olan alacaklı tarafın mutlaka bahsi geçen tutanaklara ifanın olması gerektiği gibi ifa edilmediğini ve cezai şart talebinin bulunduğu çekince olarak ileri sürmesi gerekmektedir. Yahut satın alıdğı malın teslimi geciken tacir müşterinin, karşı tarafa hiç kayıt düşmeden ödeme yapmak yerine, gecikmeden kaynaklanan cezai art hakkının saklı olduğu açıkça ihtar etmesi gerekmektedir. Aksi durumda alacaklının talep hakkının ortadan kalkması sonucu ile karşılabilecektir.
- Cezai şartın, gerçek zarar karşısındaki tamamlayıcı veya bağımsız rolü
Kural olarak taraflar arasında kararlaştırılan cezai şart, alacaklının fiilen bir zarar görmesinden bağımsız bir şekilde düzenlenmiştir. Cezai şartın talep edilmesi için doğrudan bir zararın doğmuş olması gerekmemekte, edim sahibinin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi cezai şartı talep edebilmek için yeterli olmaktadır. dir. Bu durumda herhangi bir zarara uğramayan alacaklı taraf dahi, sözleşme ihlal edilmiş ise cezai şart talep edebilmektedir.
Cezai şart, kural olarak zarar oluşmasa dahi talep edilebilir; ancak zarara ek olarak cezai şart talep edilebilmesi için bu durumun sözleşmede açıkça düzenlenmiş olması gerekir. Sözleşmede açık bir hüküm bulunmadığı takdirde, alacaklı taraf hem uğradığı zararı hem de cezai şartı birlikte talep edemez; yalnızca kararlaştırılan cezai şart tutarı ile sınırlı kalır. Diğer bir ifadeyle, cezai şart bu durumda zararın peşin öngörülmüş ve sabitlenmiş bir karşılığı olarak değerlendirilir ve ayrıca tazminat talebine imkan vermez. Bu nedenle, zarar ile cezai şartın birlikte istenebileceği hâllerin açıkça düzenlenmesi, alacaklının hak kaybı yaşamaması açısından önem taşır.
- Cezai şart miktarının belirlenmesinde bir sınır var mıdır ? Miktar indirilebilir mi?
Yasal düzenlemeler ışığında cezai şart miktarının belirlenmesi herhangi bir sınıra tabi tutulmamış, tarafların bu tutarı serbestçe belirleyebileceği düzenlenmiştir. Her ne kadar kanun koyucu Borçlar Kanunu ile hakime yetki vererek aşırı gördüğü ceza tutarlarını indirebileceğini belirtmiş ise de, bu indirim imkanı tacirler için bu şekilde geçerli değildir. Tacir olmanın cezai şart bakımından temel sonucu, tacir sıfatıyla hareket eden tarafların sözleşmelerinde kararlaştırılan cezai şartın fahiş bile olsa hâkim tarafından re’sen indirilememesidir.Bu durum, tacirlerin ticari hayattaki deneyim ve öngörü yeteneklerine sahip oldukları varsayımına dayanır ve tacirler arası sözleşme serbestisinin bir yansımasıdır. Bu durumda ticari işlerde cezai şarta ilişkin tek sınırlandırmanın “ahlaka aykırılık” kuralına uyulmadığı durumlarda ortaya çıktığından söz edilebilir.
Bu duruma ek olarak; kendisinden cezai şart istenen tacir borçlunun ilgili cezai şart miktarını ödemesiyle birlilte ekonomik açıdan büyük güçlüğe düşeceği ve ticari faaliyetlerine devam etme imkanın ortadan kalkacağı, başka bir deyişle yıkıcı olacağı durumlarda da cezai şartın miktarı bakımından indirim uygulanması talep edilebilecektir. Bu durumda borçlu tacir; ana sözleşmesindeki sermaye miktarı ve mal varlığını ileri sürerek cezai şartı ödemesi halinde güçlük yaşayacağını ispat ederek cezai şartın indirilmesini talep edebilecektir.
Sonuç olarak; günümüzde ticari sözleşmelerde sıkça karşılaştığımız cezai şart düzenlemeleri somut olaydan olaya farklılık gösterebilen, hem düzenlenmesi hem de uygulaması sırasında ayrıca dikkat gösterilmesi gereken bir hukuki risk yönetim aracıdır. Cezai şartın varlığı sözleşmeden kaynaklı hakların korunmasını sağlamakla birlikte, hatalı uygulama neticesinde talep edilebilirliğinin ortadan kalkması da mümkündür. Bu sebeple her somut olayda cezai şartın yorumlanması titizlikle gerçekleştirilmesi, durumun gereklilikleri göz önüne alınarak adım atılmalıdır.
Av. Hayri Küçüksarı