YENİ UTTS DÜZLENLEMELERİ KAPSAMINDA KİRALANAN ARAÇLARA AİT MASRAFLAR HANGİ TARAFA AİT? KİRACI MI? KİRALAMA FİRMALARI MI?

Günümüzde ticari hayatta faaliyet gösteren şirketlerin büyük bir çoğunluğu işletmesel faaliyetlerinde kullanmak için uzun süreli araç kiralama sözleşmeleri ile araç kiralaması gerçekleştirmektedir. Bu durum uzun yıllardır devam eden bir sözleşme çeşidi olarak hayatımıza girmiş olup bunun sonucu olarak da yalnızca araç kiralama işi gerçekleştiren birçok özel şirketin kurulmasına da zemin hazırlamıştır. Taraflar arasında genellikle 1 yıllık olmak üzere uzayan süreler için de geçerliliğini devam ettiren bu sözleşmeler, kiralayan şirketler tarafından tek tip olarak düzenlenmektedir. Bu sebeple de somut olayın özelliklerine göre değişebilecek durumlar için kimi zaman bu sözleşmelerin yetersiz olması sonucu ile karşılaşılmakta ve uyuşmazlık neticesinde taraflarca dava yoluna gidilmektedir. 

Uzun süreli araç kiralama sözleşmeleri çerçevesinde kiralayan ve kiracı şirketler arasında yaşanan en büyük uyuşmazlık; kiralık araçlarla meydana gelen trafik kazaları ve bu kazalar sonucunda oluşan maddi yükümlülükler olmaktadır. Bunun yanı sıra, önümüzdeki dönemlerde yeni bir uyuşmazlık kaynağının da ortaya çıkması beklenmektedir: 05.10.2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS).

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS); akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele edilmesi amacıyla düzenlenen ve akaryakıt alışverişlerinde araçlara ait akaryakıt harcamalarını otomatik olarak kayıt altına alan bir sistem olarak uygulamaya başlanmıştır. Bu kapsamda 31.01.2025 tarihi itibari ile UTTS başvuruları tamamlanmış olup geri kalan süreçte 30.04.2025 tarihine kadar Taşıt Tanıma Birimi montaj işlemlerinin tamamlanması gerekecektir. Ticari işletmeleri kapsamında yakıt giderlerini gider olarak göstermek ve buna bağlı vergi indiriminden yararlanmak isteyen ticari şirketlerin de 31.01.2025 tarihinden önce başvurularını tamamlayarak 30.04.2025 tarihine kadar montaj işlemlerini gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Ticari faaliyetleri kapsamında sürekli olarak araç kullanan şirketler için yakıt giderlerinin gider olarak kaydedilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Sırf bu sebeple dahi şirketlerin araç kullanımları konusunda çok katı uygulamaları olduğu, hangi aracın hangi personel tarafından ne kadar kullanıldığının sıkı bir şekilde tespit edildiği ve yapılan yakıt harcamalarının düzenli olarak gider olarak kaydedildiği bilinmektedir. Şirketler açısından mali olarak etkili olan bu harcama kaleminde, UTTS düzenlemeleri ile birlikte akaryakıt satışlarındaki satış miktarları ile satışın yapıldığı araca ait bilgiler otomatik olarak kayıt altına alınacak olup; böylelikle herhangi bir vergi kaybının önüne geçilmesi planlanmaktadır. 

Daha önce belirttiğimiz üzere günümüzde uzun süreli araç kiralama sözleşmeleri ile şirket bünyesine araç ekleme yöntemi oldukça yaygın bir yöntemdir. Söz konusu kiralama sözleşmelerinin birçoğu UTTS düzenlemelerinden geçmiş önceki yapılmış olan ve tarafların ortak arzuları ile yıllardır devam eden sözleşmelerden oluşmaktadır. Doğal olarak da bu sözleşmeler içerisinde UTTS hakkında herhangi bir madde yer almamaktadır. Akaryakıt satışlarında araç bilgilerini otomatik olarak sisteme kaydedilmesini sağlayan ve araç sahibi tarafından aracında bulunması gereken Taşıt Tanıma Birimi; belirli bir ücret karşılığında araca monte edilmekte ve söküldüğünde tekrar kullanılmamaktadır. Yeni mevzuat ışığında; yakıt giderlerini kullanmak isteyen şirketlerin mutlaka UTTS kapsamında araçlarına Taşıt Tanıma Birimi taktırması gerektiği açıkça ortada olup, UTTS her ne kadar akaryakıt alımını kısıtlamasa da akaryakıt fişlerinin gider beyanında kullanılamayacak olması şirketlerin için sisteme dahil olmayı zorunlu hale getirmektedir. 

Bu zorunluluk karşısında ise sisteme dahil olunması ve Taşıt Tanıma Birimi’nin montajı sırasında doğacak mali yükümlülüklerin uzun süreli olarak kiralanan araçlar bakımından ne şekilde gerçekleşeceğine dair henüz tam bir netlik bulunmamaktadır. Uzun süreli araç kiralama sözleşmelerinin tek tip sözleşmelerden oluşması ve önceki tarihli sözleşmelerde UTTS hakkında bir düzenleme yer almaması nedeniyle kiralama şirketlerinin bu sorumluğu üstlenmek istememektedir. Bu durum uygulamada birçok uyuşmazlık yaratmakta ve özellikle akaryakıt giderlerini kullanmak isteyen şirketlere ekstra mali yükümlülükler doğması sonucuyla karşılaşılmaktadır. 

Konuyu genel mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirdiğimizde;

Kiralama şirketlerinin Taşıt Tanıma Birimi masraflarına katlanmama isteklerinin ise yasal bir dayanağının bulunmadığını düşünmekteyiz. Taraflar arasındaki araç kiralama sözleşmelerinde bu konuya dair bir düzenleme bulunmasa dahi 32330 sayılı genel tebliğ ile yürürlüğe giren UTTS kapsamında uzun süreli kiralama işlemleri gerçekleştiren filo kiralama şirketleri için bir istisna getirilmediği ve bu sebeple ilgili taşıtlara “sahipleri” tarafından Taşıt Tanıma Birimi taktırılması gerekeceği açıktır. Bu noktada yasal düzenlemelerin sahiplik olgusuna vurgu yaptığı görülmekte olup kiralanan araçların mülkiyetlerinin kiralama şirketlerinde bulunması nedeniyle, mevcut kiralama sözleşmeleride özel düzenleme olmayan hallerde sorumluluk konusunda bir tartışma olmaması gerektiği kanaatindeyiz. 

SONUÇ :

Taşıt Tanıma Birimi’nin taktırılması sırasındaki doğacak masraflara ilişkin yaşanan uyuşmazlıklar kiralayan ve kiracı şirketler arasında bir sorun yaratmakta, bu masraflara katlanmak istemeyen kiralama şirketlerinin ödeme yapmaktan imtina ettiği görülmektedir. Yasal düzenlemeler uyarınca Taşıt Tanıma Birimi’nin araç sahipleri yani kiralama şirketleri tarafından taktırılması gerektiği anlaşılıyor olsa dahi kiralayan şirketlerin olumsuz geri dönüşleri ve akaryakıt giderlerini kullanmak isteyen şirketler için bu masraflara katlanılması gibi durumlarla karşılaşılmıştır. Bu tarihten sonra yapılacak olan uzun süreli araç kiralama sözleşmelerinde yazımıza konu masrafların kimler tarafından karşılanacağına dair mutlaka bir düzenleme getirilmesi şarttır. Hali hazırda geçerli olan sözleşmeler için ise tarafların ek protokoller düzenleyerek bu konuyu açıklığa kavuşturması, ileride yaşanabilecek uyuşmazlıkları önlemek için en sağlıklı yöntem olacaktır. 

Hayri Küçüksarı

Avukat