Yasal Mevzuata Uyum

ENERJİ KESİNTİSİNİN TİCARİ SÖZLEŞMELERE ETKİSİ VE MÜCBİR SEBEP İLE İLİŞKİSİ

Son günlerde Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) tarafından sanayi bölgelerine getirilmiş olan enerji kısıtlamarıyla beraber, birçok sanayi üreticisi normal şartlarda üretmiş olduğu ürün sayısının çok daha altında ürün üretebildiği ve hatta üretimi tamamen durdurmak zorunda kaldığı duruma geldi. Bu üretim aksamalarının ise üreticiler açısından yaratacağı en temel problemlerden biri, 3. taraflarla üretici arasında var olan ticari ilişkiden kaynaklanan belli bir tarihte belli miktarda mal teslim etmeye yönelik edimlerinin yerine getirip getirilemeyeceğidir. Söz konusu elektrik kesintileri nedeni ile edimlerini yerine getiremeyecek olan üreticiler ise doğal olarak üretimde yaşanan azalmaların kendilerinden kaynaklanmadığını ileri sürerek mücbir sebep hükümlerinden yararlanmak istemekteler.

Mücbir Sebep Nedir?

Uluslararası hukuk düzenlemelerinin bu konuyu nasıl düzenleyeceğine bakacak olursak, Milletlerarası Ticaret Odası’nın (“MTO”) Mücbir Sebep tanımı aşağıdaki gibidir:

Mücbir Sebep, söz konusu engelden etkilenen tarafın,

  • söz konusu engelin kendisinin makul kontrolü dışında olduğunu; ve 
  • söz konusu engelin sözleşmenin kurulması sırasında makul olarak öngörülemeyeceğini; ve 
  • Etkilenen Tarafın engelin etkilerinden makul olarak kaçınamayacağını veya bu etkilerin üstesinden gelemeyeceğini 

kanıtlaması halinde ve kanıtladığı ölçüde, bir tarafın sözleşmesel yükümlülüklerinden bir veya daha fazlasını yerine getirmesini önleyen veya engelleyen bir olay ya da durumun ortaya çıkmasını ifade eder.

Aşağıda yer alan durumlar MTO tarafından açıkça Mücbir Sebep olarak kabul edilmektedir.

  • savaş (ilan edilmiş veya edilmemiş), savaş hali, istila, yabancı düşmanların eylemleri, kapsamlı askeri seferberlik; 
  • iç savaş, isyan, ayaklanma ve devrim, askeri veya zorla ele geçirilmiş güç kullanımı, başkaldırı, terör eylemi, sabotaj veya korsanlık; 
  • döviz kısıtlamaları ve ticari kısıtlamalar, ambargo, yaptırım; 
  • yetkili mercilerin kararları (hukuka uygun olsun veya olmasın), herhangi bir kanun veya kararnameye uygunluk, kamulaştırma, işlere el konulması, istimval, istimlak; 
  • ölümcül salgın hastalık, epidemi, doğal afet veya olağanüstü doğa olayı; 
  • patlama, yangın, ekipman imhası, ulaşım, telekomünikasyon, bilgi sistemleri veya enerjinin uzun süreli kesilmesi; 
  • boykot, grev ve lokavt, iş yavaşlatma, fabrika ve binaların işgali gibi genel iş karışıklıkları.

Türk hukuku bakımından ise, ilgili kanun maddeleri, yerleşik olan içtihatlara ve doktrine göre bir olayın mücbir sebep olarak değerlendirilebilmesi için aşağıdaki üç unsuru içermesi gerekmektedir:

  • Tarafların kontrol alanlarının dışında gerçekleşmesi,
  • Hukuki ilişkinin kurulduğu tarihte olayın gerçekleşmesinin öngörülemeyecek olması, öngörülse dahi somut etkilerinin bu kadar büyük olacağının tahmin edilemeyecek olması,
  • Mücbir sebebe dayanan tarafın tüm önlemleri almasına rağmen olayın, edimin ifasını imkânsız hale getirmesinin önlenememesi ve
  • Sözleşmede ilgili olayın mücbir sebep kabul edilmeyeceğinin düzenlenmemiş olması.

Taraflarca Akdedilmiş Olan Sözleşmede Mücbir Sebep Maddesi Var ise Durum Nedir?

Taraflar arasında akdedilmiş, örneğin mal satışı veya belli bir ürünün üretilmesine dair sözleşme mevcutsa, bu konuda ilk göz önünde bulundurulacak noktalardan biri sözleşme içerisinde bir mücbir sebep maddesi olup olmadığı ve bu maddede mücbir sebebin tanımının sınırlandırıp sınırlandırılmadığıdır. Bu noktada ise sözleşmede mücbir sebep halleri eğer sınırlandırılmış ise, enerji kesinti durumlarının mücbir sebep olarak sayılıp sayılmadığı hususu önem arz etmektedir. Eğer sözleşmede enerji kesintileri mücbir sebep olarak kabul edilmişse, konu zaten netleşmiş olacak ve sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca halihazırda yaşanmakta olan enerji kesintileri direkt olarak bir mücbir sebep teşkil edecektir. Fakat, sözleşme içeresinde mücbir sebep halleri sınırlı sayıda sayılmış olmasına rağmen, bu hallerin içinde enerji kesintilerine açıkça sayılmamışsa, halihazırda yaşanan enerji kesintilerinin sözleşme özelinde mücbir sebep olmayacağı kabul edilebilecektir. 

Böyle bir durumda Yargıtay genel olarak, basiretli olması beklenen tacirler arasında akdedilmiş olan sözleşmede mücbir sebep olarak kabul edilmeyen bir durumun gerçekleşmesi halinde, meydana gelen riskin, edimi imkansızlaşan tarafın üzerinde olduğunu, başka bir deyişle elektrik kesintisi yüzünden sözleşme edimini yerine getiremeyen tarafın bu nedenle uğranan zarardan sorumlu olacağını kabul etmektedir.

Taraflarca Akdedilmiş Olan Sözleşmede Mücbir Sebep Maddesi Yok ise Durum Nedir?

Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme içerisinde herhangi bir mücbir sebep tanımlamasının yapılmadığı hallerde ise, yukarıda ifade etmiş olduğumuz mevzuattan kaynaklanan genel mücbir sebep şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği incelenecek ve mücbir sebep olduğu iddia edilen durumdan etkilenen tarafın ediminin (örneğin belli bir tarihte mal teslimi edimi) objektif olarak ifasının imkansızlaşıp imkansızlaşmadığına göre değerlendirme yapılacaktır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça mücbir sebep maddesinin yer almadığı durumlarda bile, yaşanan durum söz konusu şartları taşıyor ise mücbir sebep olarak değerlendirilebilecektir. Böylece taraflar, mücbir sebebin kendilerine tanıdığı haklardan faydalanabileceklerdir.

Mücbir Sebep, Türk hukukuna Göre Mücbir Sebepten Etkilenen Tarafa Hangi Hakları Sağlar?

Türk hukukuna göre mücbir sebep olarak kabul edilebilecek bir duruma ilişkin öncelikle bu durumun sürekli mi yoksa geçici ifa imkansızlığına mı yol açtığının tespit edilmesi gerekmekte ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) esasen sadece sürekli nitelikte ifa imkansızlığını düzenlemektedir. İlgili TBK hükümlerine göre borçlunun sorumlu tutulamayacağı mücbir sebebin edimin ifasını tamamen veya kısmen imkansızlaştırmasına göre imkansızlaşan borç (ya da kısmi imkânsızlık çerçevesinde borcun bir kısmı) sona erecektir. Buna karşılık borcunu ifa etmekten kurtulan borçlu da karşı taraftan almış olduğu edimi iade etmekle yükümlü olacaktır.

İlgili Kanunlarda açıkça düzenlenmese de Yargıtay kararları ve doktrinde kabul edilen geçici imkansızlık halinde, sözleşmenin, tarafların o sözleşmeyi yapmadaki amaçları dikkate alınarak belirlenecek makul bir süre (Yargıtay kararlarında belirtildiği şekliyle akde tahammül süresi) ayakta kalacağı ancak bu süre içinde karşılıklı edimlerin talep edilmeyeceği öngörülmektedir.  Söz konusu akde tahammül süresinin bitmesi ve geçici ifa imkansızlığı halinin taraflardan biri için makul olarak katlanılmaz bir hal alması durumunda ise sürekli ifa imkansızlığı hükümleri gereğince sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği kabul edilir. 

Sonuç:

Taraflarca akdedilmiş sözleşmelerin içeresinde enerji kesintilerinin mücbir sebep olarak sayılmış olması halinde, enerji kesintisine maruz kalan üreticilerin ilgili sözleşme maddesine dayanarak rahatlıkla mücbir sebebe ilişkin haklarından yararlanması mümkündür. 

Fakat mücbir sebep maddesi bulunmayan veya mücbir sebep düzenlemesi olmasına rağmen madde içerisinde bir sınırlandırma yapılmamış sözleşmeler için ise, halihazırda yapılmış olan enerji kesintilerinin önceden öngörülemeyecek nitelikte olması ve tarafların ellerinde olmayan sebeplerden dolayı gerçekleşmiş olması sebebiyle, mücbir sebep olarak değerlendirilebilecektir. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz üzere, MTO uzun süreli enerji kesintilerini zaten Mücbir Sebep olarak kabul etmektedir.

Son olarak ise, Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı da söz konusu bu enerji kesintilerinin mücbir sebep olarak kabul edilebileceğine ilişkin bir yazı yayımlamıştır. Sanayi üreticilerinin bu yazıyı ticari ilişkilerinde kullanmaları ise, mücbir sebebe neden olan olayın varlığını kanıtlamaları hususunda etkili bir yöntem olabilir.

 

Avukat Buse Mercan

Bizi Tanıyın

Biz iş dünyasının hukuk danışmanıyız.

Türkiye’de sürdürülebilir büyüme, gelişme ve istikrar içerisinde iş yapmanın nasıl bir emek ve özen gerektirdiğini iyi biliyoruz.

Güncel Yazılar

Bize Soru Sorun

Bir Uzmanla Görüşün