Bilişim, Medya ve Fikri Mülkiyet

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU’NUN CEZA HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZET    :  6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun, 07.04.2016 tarihli 29677 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanması suretiyle, veri sorumlularına,  kişisel verilerin işlenmesi, kaydedilmesi, saklanması, aktarılması ve imhası hususlarıyla ilgili çeşitli yükümlülükler yüklenmekte olup; söz konusu yükümlülüklerin ihlali ve/veya ihmali ile bunların sonuçları 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 135 vd. maddelerinde düzenlenmektedir.

 

AÇIKLAMALAR    :

Kişisel veriler günümüzde kamu kurumları ve özel kuruluşlarca bilhassa bilişim yoluyla sıklıkla toplanmakta ve kullanılmaktadır. Her ne kadar bu verileri kullanmanın çeşitli pratik yanları mevcut olsa da, kişileri belirgin hale getiren bu verilerin toplanması, saklanması, aktarılması ve işlenmesi konuları kolaylıkla istismara açık hale getirilebilir. Bu verilerin, işleme amacı bulunmayan kişilerce ve işleme amacına aykırı olarak elde edilmesi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Bu sebeple kişisel verilerin korunması konusunda ayrı ve özel düzenlemeler yapılması ve etkin bir denetim mekanizması oluşturulması gereği hâsıl olmuştur.

Ülkemizde ilk olarak 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilen 5982 sayılı Kanunla, Anayasanın 20 nci maddesinde düzenleme yapılarak, kişisel verilerin korunması temel bir hak olarak güvence altına alınmış ve detayların kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Buna istinaden yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile kişisel verilere ilişkin ihlallerin içeriği ve çerçevesi belirgin hale getirilmiştir. Resmi Gazete ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun internet sitesinde yayımlanarak denetim faaliyetine başlayan Kişisel Verileri Koruma Kurulu kararları ile de ihlallerin mahiyeti çeşitlendirilerek ortaya konmaktadır.

Kişisel Verileri Koruma Kanunu  m.17 Suçlar ve Kabahatler Başlığı altında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) kişisel verilerle ilgili çeşitli eylemlerin yaptırıma bağlandığı  135 ila 140. Hükümlerine atıf yapılmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ve devamı maddelerinde, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi fiilleri suç olarak düzenlenmekte olup; bu fiillere ilişkin yaptırımlar da yine ilgili maddelerde yer almaktadır.

 

TÜRK CEZA KANUNU’NDA KİŞİSEL VERİLERE DAİR DÜZENLENMİŞ SUÇLAR    :

 

  • TCK M.135 : Kişisel Verilerin Kaydedilmesi hususunu düzenleyen işbu maddenin ilk fıkrasında; Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir ila üç yıl arası hapis cezası öngörülmektedir.

İlgili maddenin ikinci fıkrasında ise ilk fıkranın nitelikli hali düzenlenmekte olup; kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda ilk fıkrada öngörülen cezanın yarı oranında arttırılacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla birinci fıkrada işlenen suçun konusunun özel nitelikli (hassas) veriler olması halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Yine, 5237 sayılı Kanun’un “Kişisel verilerin kaydedilmesi” başlıklı 135. maddesinin gerekçesinde, gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş ve fakat kişisel verinin tanımı tam ve açık bir biçimde yapılmamıştır.

 

  • TCK M.136 : Kişisel verilerin ele geçirilmesi ve yayılması hususunu düzenleyen işbu maddede, kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişilere, iki ila dört yıl hapis ceza öngörülmektedir. TCK’nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı gibi ilgili suçun oluşabilmesi için, kişisel verinin kaydedilmiş bulunması unsuru esastır. Bu perspektiften ele alındığında salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunan ve kaydedilmemiş olan kişisel verinin yayılması eyleminin, ele geçirilmesi ve verilmesi TCK 134/1’de düzenlenen “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal” suçunun kapsamına girmesi daha muhtemeldir.
  • TCK M.137 : TCK M.135 ve 136’ya konu olan suçların, kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırımına neden olacak bir nitelikli hal olarak görülmüştür.

 

  • TCK M. 138 : Kanunda belirtilen süre içerisinde verileri imha etmeyen kişilere, bir ila iki yıl hapis öngörülmüş olup; suçun konusu şayet CMK hükümlerince ortadan kaldırılması gereken veri statüsünde ise suçun nitelikli hali gündeme gelecek olup ceza bir kat artırılacaktır.

 

  • TCK M. 139 : İşbu madde ile kişisel verilerin kaydedilmesi, verilerin hukuka aykırı olarak verilmesi, verilerin ele geçirilmesi ve yok edilmemesi halleri haricindeki eylemlerin cezalandırılabilmeleri için şikayet şartı gündeme getirilmektedir.

Bizi Tanıyın

Biz iş dünyasının hukuk danışmanıyız.

Türkiye’de sürdürülebilir büyüme, gelişme ve istikrar içerisinde iş yapmanın nasıl bir emek ve özen gerektirdiğini iyi biliyoruz.

Güncel Yazılar

Bize Soru Sorun

Bir Uzmanla Görüşün