Şirketler ve Ticaret Hukuku

Tahkim Yargılamasında Geçici Koruma Tedbirleri Uygulamaları

1. Genel olarak

Tahkim yargılaması esasen, adli yargıda gerçekleşen yargılamalara kıyasla daha hızlı neticelenen bir yargılama türü olmakla beraber, tahkim yargılamalarında yine başvuru ve neticelenme belli bir süreyi kapsamaktadır. Bu süre dahilinde tahkime konu ihtilafta, yargılama sonucu haksız çıkma ihtimali olan taraf uhdesinde bulundurduğu aktifinde yer alan malvarlıklarını elinden çıkarabilmekte ve bu yolla alacaklının alacağını tahsil etmesini engelleyebilmektedir. Kötü niyetli bu gibi işlemlerden tahkim alacaklısını korumak ve temin edeceği hakları güvence altına almak maksadıyla tahkim yargılaması esnasında bir takım geçici hukuki koruma tedbirlerinin tatbiki gerekmektedir.

2. Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri: İhtiyati Tedbir ile İhtiyati Haciz

2.1. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. Maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uygulanan bir güvenlik tedbiri olarak sayılmaktadır.

Esas hakkındaki hükme kadar taraflar açısından davanın uzamasından kaynaklanan sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak, böylelikle davacının açmış olduğu davayı kazanması halinde dava konusu olan şeye kavuşmasını daha dava sırasında güvence altına almak, taraflar arasındaki sözleşmenin dava süresince ayakta kalmasına yardımcı olmak amacıyla başvurulan geçici hukuki korumalardandır.  

2.2. İhtiyati haciz ise, İcra İflas Kanunu’nun 257. Maddesinde düzenlenmiş olup yalnızca bir para alacağının ödenmesini garanti altına almak amacı ile edim borçlusunun mallarına geçici olarak el koyulması anlamına gelir ve bu güvenlik tedbiri ile borçlunun mal kaçırmasını engellemek amaçlanmaktadır.

Sonuç olarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı kurumu, edim borçlusunun malvarlığındaki değişimleri engellemeyi, yargılama öncesi veya yargılama esnasında alacaklının zarara uğramasının önüne geçmeyi ve böylece hakem ve mahkeme kararlarının uygulanmasını kolaylaştırmayı hedeflemektedir.

3. Tahkim Yargılamasında Geçici Hukuki Koruma Kararı Verme Usulü

Tahkime ilişkin temel düzenlemelerden olan Milletlerarası Tahkim Kanununun 6. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 414. maddesinde, taraflarca aksini kararlaştırılmadığı müddetçe hakemin yahut hakem heyetinin tahkim yargılaması sırasında geçici hukuki koruma kararı verebileceği düzenlenmiş olup bu kararları vermek konusunda mahkemeler de yetkili kılınmıştır.

Yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklar bakımından uygulama alanı bulan HMK m. 414/3’ te, kanun koyucu “Hakem veya hakem kurulunun ya da taraflarca görevlendirilecek bir başka kişinin zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olduğu hâllerde, taraflardan biri ihtiyati tedbir veya delil tespiti için mahkemeye başvurabilir. Bu hâller mevcut değil ise mahkemeye başvuru, sadece hakem veya hakem kurulundan alınacak izne veya tarafların bu konudaki yazılı sözleşmesine dayanılarak yapılır.” demek suretiyle hakemlere açıkça geçici hukuki koruma kararı verme yetkisi tanımış olmasına karşın, mahkemelerin sadece kanunda belirtilen hallerde geçici hukuki koruma kararı verebileceğini düzenlemiştir. 

Yabancılık unsuru bulunan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği her türlü uyuşmazlık bakımından düzenleme içeren; MTK’ nın 6. maddesinde ise; taraflardan birinin, tahkim yargılamasından önce veya tahkim yargılaması sırasında ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz kararı alabilmek için mahkemeye başvurması ve mahkemenin de böyle bir tedbire veya hacze karar vermesi tahkim anlaşmasına aykırılık olarak değerlendirilmemiş ve bu surette tarafların tahkim yargılaması sırasında geçici hukuki koruma kararı verilmesi talebiyle mahkemeye başvurabileceği öngörülmüştür.

4. Geçici Hukuki Koruma Kararının Uygulanması ve Geçerliliği ile Kanuni Süreler

Geçici hukuki korumaların geçerlilik süresi bakımından MTK’ nın 6/5. maddesi ile HMK’nın 414/4. Maddeleri birbirlerine oldukça paralel ve benzer düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemelere göre; ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararları, yargılamanın neticelenmesi; yani hakem veya hakem heyeti kararının icra edilebilir hale gelmesiyle ya da davanın reddedilmesi ile ortadan kalkacaktır.

Tahkim yargılamasından önce Türk mahkemelerinden alınan ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararları bakımından MTK m.10/A(2)’de; ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararının verilmesinden itibaren otuz gün içerisinde tahkim davasının açılması gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Milletler arası tahkim yargılamasının niteliği de dikkate alınarak; HMK m.397’de öngörülen iki haftalık ve İİK m.264’te öngörülen yedi günlük sürenin, otuz gün olarak arttırıldığı görülmektedir.

Son olarak önemle belirtilmesi gerekir ki; Türk mahkemelerinden alınan ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararının devamı için, otuz günlük sürede tahkim davasının açılması tek başına yeterli olmayacaktır. İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz isteminde bulunan tarafın tahkim davası açtığını gösterir belgeyi, verilen tedbir yahut haciz kararını icra eden icra müdürlüğüne iletmekle mükelleftir. Aksi halde, otuz gün içinde dava açılmış olmasına rağmen, HMK m.397/1 uyarınca söz konusu işlemler gerçekleştirilmediği için tedbir kendiliğinden kalkacaktır.

 

Avukat İlknur KAPUCU

Bizi Tanıyın

Biz iş dünyasının hukuk danışmanıyız.

Türkiye’de sürdürülebilir büyüme, gelişme ve istikrar içerisinde iş yapmanın nasıl bir emek ve özen gerektirdiğini iyi biliyoruz.

Güncel Yazılar

Bize Soru Sorun

Bir Uzmanla Görüşün