Şirketler ve Ticaret Hukuku

TEHİR-İ İCRA KARARI ALINMADAN ÖNCE KONULMUŞ OLAN HACİZLERİN DURUMU

Tehir-i İcra Prosedürü

  • İcra ve İflas Kanunu’nun 36. Maddesinde düzenlenen ve uygulamada sıkça karşılaşılan icranın geri bırakılması prosedürü, yaygın kullanılan ismiyle tehir-i icra prosedürü oldukça önemli bir süreçtir.
  • İcranın geri bırakılması; mahkeme tarafından verilen hükme istinaden başlatılan 4-5 örnek/ilamlı icra takiplerinde uygulama alanı bulmaktadır. Mahkeme tarafından verilen hüküm, borçlu tarafından icranın geri bırakılması talepli olarak istinaf veya temyiz edilir. Yerel mahkemeden alınan ve mahkeme kararının icranın geri bırakılması talepli olarak istinaf edildiğine dair, derkenar adı verilen belge ilgili icra dosyasına sunulur. İcra müdürlüğü, takip borcunu tüm fer’ileri ile karşılayacak şekilde doksan günlük faiz hesaplaması yapar. Borçlu, icra müdürlüğünce hesaplanan tutarı nakit olarak veya kesin teminat mektubu sunmak suretiyle icra dosyasına depo eder. Teminat yatırıldıktan sonra icra müdürlüğü tarafından borçluya, icranın geri bırakılması kararı getirmek üzere mehil belgesi verilir. Borçlu, bu mehil belgesi ile icra hukuk mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılması kararı alır. 
  • İcranın geri bırakılması kararı ile icra takip işlemleri; yerel mahkeme kararının istinaf/temyiz incelemesi sonuna kadar geri bırakılır. İstinaf/temyiz incelemesi tamamlanıp yerel mahkeme kararı kesin olarak onanırsa güncel dosya borcu hesaplanarak icra dosyasındaki teminat alacaklıya ödenir. Bakiye tutar çıkarsa, bu tutar borçlu tarafından ayrıca alacaklıya ödenir. Dosyada bulunan teminat, banka teminat mektubu ise icra müdürlüğü tarafından yazılacak yazı ile nakde çevrilir ve alacaklıya ödenir. Şayet istinaf/temyiz incelemesi sonunda yerel mahkeme kararı bozulur/kaldırılırsa dosyadaki teminat borçluya iade edilir.
  • İcranın geri bırakılması prosedürü ana hatlarıyla bu şekilde işlemekte olup doktrinde ve Yargıtay’da tartışmalı olan hususa ilişkin açıklama ve değerlendirmelerimiz yazımızın devamında yer almaktadır.

 

Tehir-i İcra Kararından Önce Haciz Konulması

  • İcranın geri bırakılması kararı, yerel mahkeme tarafından hüküm verilip de bu hüküm icra takibine konu edildikten sonra her aşamada alınabilir. İcra müdürlüğü tarafından düzenlenen icra emri borçluya tebliğ edilip takip kesinleştikten sonra da icranın geri bırakılması kararı alınabilir. Takip kesinleştiği takdirde, alacaklının haciz isteme hakkı doğar ve borçlunun çeşitli mal varlığı üzerine haciz koydurabilir. Borçlu, mal varlığı üzerine haciz konulduktan sonra da yazımızın başında genel hatlarıyla açıklamış olduğumuz icranın geri bırakılması prosedürünü uygulayarak icra hukuk mahkemesinden icranın geri bırakılması kararı alabilecektir. Böylelikle, icra müdürlüğü tarafından icranın geri bırakılması kararına istinaden icra takibi bulunduğu aşamada durdurulur.
  • İcranın geri bırakılması kararı alındıktan sonra, alacaklının tüm dosya borcu teminat altına alınmış olmaktadır. Bu sebeple esasen İcra ve İflas Kanunu’nun 85. Maddesi gereğince, karardan önce konulmuş olan hacizler aşkın hale gelmektedir. Ancak dosyadaki hacizlerin aşkın hale gelmesi, icra müdürlüğü tarafından re’sen göz önüne alınabilecek bir durum değildir. Hacizlerin aşkın hale geldiğinin ve bu sebeple de hacizlerin kaldırılmasının gerektiğinin borçlu tarafından talep edilmesi gerekmektedir. Borçlunun talebi üzerine, icra müdürlüğü, icranın geri bırakılması kararından önce konulmuş hacizlerin kaldırılabileceğine karar verebileceği gibi bu talebi reddetme ihtimali de bulunmaktadır. Yargıtay ve doktrindeki tartışma ise bu aşamada ortaya çıkmaktadır. 
  • Şöyle ki; şayet icra müdürlüğü, icranın geri bırakılması kararanından önceki hacizlerin kaldırılmasına karar verirse, bu aşamada alacaklının şikayet hakkı doğmaktadır. Diğer ihtimalde, yani icra müdürlüğünün önceki hacizlerin kaldırılması talebini reddetmesi ihtimalinde ise borçlunun şikayet hakkı doğmaktadır.

 

Tehir-i İcra Kararından önce Konulan Hacizlerin Karardan Sonraki Durumu

  • Kural olarak icranın geri bırakılması kararı, icra takibini bulunduğu aşamada durdurmaktadır. Bu sebeple de icranın geri bırakılması kararından önce konulmuş olan hacizler baki kalmaktadır. Ancak bu durumda İcra ve İflas Kanunu’nun 85. Maddesi gündeme gelmektedir. Bu maddeye göre; borçlunun mal varlığının, alacaklının ana, faiz ve masraflarını karşılayacak miktarı haczedilebilecektir. İcranın geri bırakılması kararı alınabilmesi için, bahsettiğimiz üzere, dosya borcu fer’ileri ve üç aylık faizi ile birlikte dosyaya teminat olarak depo edilmektedir. Dolayısıyla artık bu aşamada; alacaklının alacağına kavuşamama riski ortadan kalkmaktadır. Buna bağlı olarak da icranın geri bırakılması kararı alan borçlu, icra müdürlüğünden, karardan önceki hacizlerin kaldırılmasını talep edebilecektir. Yargıtay, geçmiş yıllardaki kararlarında “tehir-i icra kararının takibi bulunduğu aşamada durduracağını, bu nedenle karardan önce konulmuş olan hacizlerin kaldırılmasının doğru olmadığını” değerlendirmekteyken; güncel kararlarında ise “icranın geri bırakılması kararı alınabilmesi için yatırılan teminatın, alacaklının alacağına kavuşamama riskini ortadan kaldırdığını, dolayısıyla karardan önce konulmuş olan hacizlerin aşkın haciz haline geldiğini ve kaldırılması gerektiğini” değerlendirmektedir.

 

Genel Değerlendirme

  • Tehir-i icra prosedürü hem alacaklının hem de borçlunun haklarını koruma maksadıyla ihdas edilmiş bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Bu sebeple de icranın geri bırakılması kararıyla birlikte alacaklının alacağını tahsil edememe riski ortadan kalkmış olacağından, işbu karardan önceki hacizlerin kaldırılmasında alacaklının zarara uğramasına yol açabilecek bir neden bulunmamaktadır. Borçlu açısından bakacak olursak; icranın geri bırakılması kararından önce borçlunun banka hesaplarına haciz konulmuş olabilir. Daha sonrasından teminat yatırmak suretiyle icranın geri bırakılması kararı almasına rağmen, banka hesapları üzerindeki haciz kaldırılmazsa asıl olarak burada borçlu mağdur edilmiş olacaktır. Zira, hem teminat yatırmak durumunda kalmış hem de banka hesaplarını kullanamaz hale gelmiş olacaktır. Hem alacaklı hem de borçlusu açısından genel olarak bir sübjektif bir değerlendirme yapacak olursak; icranın geri bırakılması kararından önce konulmuş olan hacizlerin, aşkın haciz hale gelmiş olmaları sebebiyle kaldırılmaları gerektiğinin daha yerinde ve hakkaniyete uygun olacağını değerlendirmekteyiz.

 

Av. Şeref ŞEN

Bizi Tanıyın

Biz iş dünyasının hukuk danışmanıyız.

Türkiye’de sürdürülebilir büyüme, gelişme ve istikrar içerisinde iş yapmanın nasıl bir emek ve özen gerektirdiğini iyi biliyoruz.

Güncel Yazılar

Bize Soru Sorun

Bir Uzmanla Görüşün