Şirketler ve Ticaret Hukuku

TÜRK HUKUKUNDA “HAKSIZ REKABET” NEDİR VE HUKUKİ SONUÇLARI NELERDİR?

Ticaret hayatında birbirine rakip durumda olan tacirler arasındaki veya piyasaya mal & hizmet tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar Türk hukukunda “haksız rekabet” olarak nitelendirilmekte ve Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) uyarınca hukuka aykırı bulunmaktadır. 

Tacirlerin çeşitli şekillerde kamuoyuna kendi malları, hizmetleri, faaliyetleri ya da rakiplerinin faaliyetleri hakkında aldatıcı bilgi sunmaları, rakiplerini iyi niyet kurallarına aykırı şekilde kötüleyerek onlarla rekabet etmeye çalışmaları, rakiplerinin marka ya da ürünlerini taklit etmek, rakiplerin ad ya da unvanlarını kullanmak, rakiplerinin çalışan veya müşterilerini ayartmak gibi yollara başvurmaları, haksız rekabet olarak değerlendirilmekte ve kanunla yasaklanmaktadır. 

Kanun koyucu yalnızca örnek olması adına kanunda bazı durumları haksız rekabet oluşturan haller olarak ifade etmekte olsa da, maddede geçen fiillerden başka hallerin de haksız rekabet teşkil etmesi mümkündür. Kanunda örnek olarak sayılan haksız rekabet hallerinden ticari hayatta en çok rastlananları ise şu şekildedir:

  • Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
  • Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
  • Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
  • Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
  • Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak,
  • Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
  • Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
  • Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
  • Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, hak etmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
  • İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
  • Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
  • Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
  • Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
  • Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
  • Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle,
  • Gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
  • İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymamak
  • Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılmak, veya
  • Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullanmak dürüstlüğe aykırı davranış olarak kabul edilir.

Haksız Rekabet ile Karşılaşanlar, Hangi Davaları Açabilir? 

TTK’nın 56. maddesine göre, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kişi; haksız rekabet oluşturan kişiye karşı şu davaları açabilir: 

fiilin haksız olup olmadığının tespiti

haksız rekabetin men’i,

haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası,(Söz konusu dava ile haksız rekabete yol açan fiilin piyasada görülen bütün olumsuz tesirlerinin gündeme getirilmesi gerekir. Ayrıca bu davanın bir tazmin niteliği bulunmamaktadır.)

haksız rekabet eylemini işleyen kişinin kusuru varsa, bu nedenle uğranılan zarar ve ziyanın tazmini, (Bu davada, davacı hem haksız rekabette bulunanın kusurlu olduğunu, hem kendi uğradığı maddi zararın miktarını, hem de haksız rekabet eylemi ile zararı arasındaki neden-sonuç bağını ispat etmelidir.)  Zararın ispatlanması her zaman kolay olmamaktadır. Bu sebeple maddi tazminat davasında Davacı lehine tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.

TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında (yani dava açanın kişilik haklarının zarar görmüş olması halinde) manevi tazminat verilmesi davası açılabilir.

Ekonomik çıkarları zarar gören veya tehlikeye giren müşterilerin de bu davaları açabileceğinin kanunda açıkça belirtilmiştir. Ayrıca yukarıda ilk üç sırada sayılan davalar Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar tarafından da açılabilir.

Bu Davaları Açmak İçin Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Haksız rekabet hallerine ilişkin yukarıda sayılan davalar, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde ve herhalde fiilin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde açılmalıdır. TTK m. 60 ayrıca Türk Ceza Kanunu’na atıf yapmak sureti ile fiilin aynı zamanda Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir suç olması durumunda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüş ise, bu zamanaşımı süresine tabi olacağını belirtmektedir.


Avukat İrem Soyman Alevok

Bizi Tanıyın

Biz iş dünyasının hukuk danışmanıyız.

Türkiye’de sürdürülebilir büyüme, gelişme ve istikrar içerisinde iş yapmanın nasıl bir emek ve özen gerektirdiğini iyi biliyoruz.

Güncel Yazılar

Bize Soru Sorun

Bir Uzmanla Görüşün